YAŞLANIRKEN KAYBETTİKLERİMİZ

Seksenli yıllardan sonra hayatımızda çok şeyler değişti veya değişmeye başladı.

Nüfus arttı ama ekilecek toprak azaldı. Ekilecek toprak azaldı ama tarımsal ürünlerde üretim artışları oldu. Stratosferde ozon tabakası inceldi yer yer yırtıldı. Eskiden dost olan güneş insanlığın en önemli sağlık düşmanı oldu. Sanayii gelişti, vasıta sayısı çok arttı ve hava kirlendi. Kirlenen hava solunum hastalıklarına neden olurken yağan yağmurların asidik olmasına neden oldu. Asidik yağan yağmurlar topraktan alınacak olan besin değerlerini azalttı. Tarımın insanları beslemesi için üretimi arttırmaya yönelik genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO’lar) yaratıldı. İnsanlar besleneceklerine tıkınmaya başladı. Obezite hiç beklenmediği kadar arttı, diyabet ve kanserde artışlar hayallere bile gelemeyecek oranda yükseldi. Yaşam süreci medikal bakımın düzelmesi ve tıp biliminin gelişmesiyle ikinci dünya harbinde 38 olan ortalama ömür günümüzde seksenli yaşlara kadar geldi. Ancak gene de yıllar geçtikçe yaşlanmanın sinyalleri aşağıdaki gibi belirmeye başladı.

  1. SOLUNUM sigara içmeyen ve hayatını dikkatli geçiren bir bireyde 30 yaşındaykenki akciğer fonksiyonları 80’li yaşlarında 40’a düşmekte.
  2. KEMİKLER 30’lu yaşlarda maksimum değerdeyken 50’li yaşlardan itibaren azalmaya, kırılganlıkları artmaya başlar.
  3. HAFIZA 30’lu yaşlarda maksimumdayken daha ileri yaşlarda azalmaya başlar.
  4. KULAKLAR duyma zorlaşmaya, kelimeler kopmaya başlıyorsa geç kalmadan işitme aleti alın. Çok zaman geçecek olursa hafızanız kelimeleri silmeye başlar ve aleti taksanız da anlamada zorluk çekersiniz. Duyma-anlamada 30’lu yaşlara göre 60 yaşın üstünde %40-50 azalmalar olabilmektedir. Tedbirinizi elden bırakmayın.
  5. SAĞLIKLI YAŞAM besinlerden gerekli ve yeterli gıdaları alamadığımız için beslenmemize ne kadar dikkat edersek edelim pek çok ögeyi eksik aldığımızdan vücudumuzda istenmeyen gelişmelere şahit olmaktayız.
  6. YAŞ İLERLEDİKÇE yaşamı sürdürmek için gerekli ilaçların çoğalması bunların vücudumuzda beklenmeyen reaksiyona girmesi özellikle gelecekte başımıza hangi dertleri açacağı bilinemeyen GDO’lu gıdaların tüketilmesi insanların gelecekte daha farklı hastalıklara tutulabileceğini göstermekte.

Bütün bu sorunlar sonunda yaşamımızı tahdit etmekte. Sağlıklı yaşlanmayı engellemekte, sağlıklı nesiller üretmemizi tehdit etmekte.

BESİNLERDEN ALAMADIKLARIMIZI BESİN DESTEKLERİNDEN KARŞILAMAZSAK sakıncaları torunlarımızın DNA’larında ortaya çıkacaktır.

KURTULUŞ İÇİN ÇARE VAR MI?

KISA VADEDE dikkatli ve bilinçli bir seçimle besin destek takviyeleri kullanmak.

UZUN VADEDE kaybetmekte olduğumuz toprağı geri kazanmaya çalışmalı, çevreyi koruyarak geleceğe yatırım yapmalıyız.

Herkese sağlıklı ve uzun bir ömür dilerim.

Yorum Ekle

Abone Olun

Son Bildirilere Ulaşın:

Ecz. Fatih Mehmet Müderrisoğlu. Bütün hakları saklıdır.