Bir insanın en ulvi görevi yaratıcı gücünü kullanmaktır.
Yani neslini yaşatabilmek, çoğalmak, görgü ve geleneklerini sonsuza dek yaşatabilmektir. Bir candan başka bir canı yaratabilmek tanrının insana verdiği en büyük nimettir.
Yaratmak nasıl bir insanlık göreviyse neden özel ve iş hayatımızda kısaca hayatın her alanında bunu yapmıyoruz?
Bugün 48 eczacılık fakültesi, 150’den fazla eczacı kökenli hocamız var. Hocalarımız akademik çalışmaları sırasında araştırmalar yapıyor, doçent, profesör oluyor ancak halen sanayileştirilebilmiş bir molekülümüz yok. Hindistan’ın Pakistan’ın yüksek miktarda ham madde üretimi var. Onlar bizden niye daha gelişmişler de bizde bir molekül bile yok? Çünkü eğitim şeklimiz dayatmacı, ezberci, baskılı bir eğitim olup bizleri ancak buraya kadar getirebildi.
Hangi ilkokulda, lisede,üniversitede veya fakültede öğrenciye hayal kurmayı öğretebiliyoruz? Hiç birinde. Öyleyse öncelikle öğrencilerimize hayal kurmayı öğretmeliyiz. “Hayal kurmazsan yaratamazsın.” Daha geç kalmadan fakültelerimizin ilk sınıfında gençlerimize hayal kurmayı öğretelim ve onları yaratıcı kılmaya çalışalım. Fakülteler arası eş çalışmaları başlatalım ki hayatta hiçbir şeyin tek başına olamayacağını öğretelim. Hukuk fakültesi patent işlerini, işletme fakültesi pazarlamayı, güzel sanatlar doğan ürünü süslemeyi, iletişim fakültesi ise yaratılan işin tanıtımını hazırlasın ve neticede başarının takım oyunu olduğunu öğretelim.
Bu çok zor bir şey değil, yaratmak dünden bu güne olmaz, en azından bunu öğretmekle başlamamız gerekir. Bir araştırmanın önce fikrini yaratmak, onun literatür çalışmasını yapmak, istenen çalışmayı yapmak ve yaratılan ürünün tüm denemelerini yapmak sonrasında ise patent alabilecekmiş gibi dosya hazırlamayı öğretmemiz gerekir. Diyelim ki böyle bir çalışma yapıldı, bu çalışmanın karşılığı üretilenin pazarlanmasında yatar. Pazarlama araştırmaları da bir öğrencinin en az üç dört yılını alacaktır. Böyle bir çalışma öğrenciye gelecek için heyecan, ben yapabilirim cesaretini, buluşların yolunu ve prosedürünü öğretecek.
Çok acele etmeyin, bu gün başlayacak olursak okullardaki, gençlerimiz dört beş yıl içersinde yeniliklerini çıkarmayı öğrenecek ve neticede kazanan Türkiye olacaktır. İnanın bunu Hindistan ve Pakistan gerçekleştirebildiyse Ata’mızın gençlerimize dediği gibi “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur”u hatırlatarak kaybettiğimiz yıllara üzülmeden yeni bir reformun başlamasına yardımcı olalım.