VAJİNAL AKINTILAR

Prof. Dr. C. Tamer Erel

Vajinal akıntılar, üreme çağındaki kadınların en sıklıkla şikayetçi oldukları jinekolojik problemlerden biridir. Bir jinekoloji polikliniğine baş vuran kadınların yarısından fazlası,  istenmeyen akıntılardan şikayetçidirler. Sıklıkla istenmeyen vajinal akıntılara başka semptomlar da eşlik edebilir. Örneğin genital bölgede kızarıklık, tahriş, hassasiyet, kaşıntı, irritasyon ve koku, vajinal akıntılar ile birlikte görülür.

Ancak bir vajinal akıntının genital bir hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı önemlidir. Çünkü vajinal akıntılar, çoğu zaman hastalıktan kaynaklanmayabilir. Bazı durumlarda vajinal akıntıların fazla olması normal olabilir. Örneğin terlediğimiz zaman, heyecanlandığımızda, cinsel ilişki esnasında vajinal akıntının olması normaldir. Kadınların adet dönemlerine göre östrojen hormonunun fazlaca yumurtalıktan salgılandığı zaman da vajinal akıntı fazlalaşır ve bu normaldir. Bu dönemde kadınların yumurtalıklarından gelişen yumurtlama kistleri salgıladıkları östrojen hormonu nedeni ile vajinal akıntının artmasına sebep olabilir. Sinir sistemini uyarıcı bazı ilaçlar veya hormonal ilaçların kullanımı, sıcak banyo, sauna, masaj, egzersiz veya spor yapmak vajinal akıntıları arttırabilir ve normaldir. Sıkı ve pamuklu olmayan iç çamaşırları ve pantolonlar da bir genç kızda vajinal akıntıları arttırabilir. Normal olan akıntıların rengi şeffaf beyazdır. Opaklaşma veya başka renge dönüşme olmaz. Dahası bu tür akıntılara eşlik eden başka semptomlar genellikle yoktur. Bu durumlarda genellikle bir tedaviye gerek yoktur. Kadınlara vajinal akıntılarının normal olduğu söylenmeli kullandığı ilaçlar veya alışkanlıkları sorulmalıdır. Bazı  basit önlemler alınarak istenmeyen durumların önüne geçilebilir. Giyinme alışkanlıkları değiştirmek dahi vajinal akıntıların önüne geçebilir.

Tabii ki bu arada özellikle ergenlik çağından itibaren başlayarak genital hijyen eğitimi her kadına verilmelidir. Maalesef ülkemizde genital hijyen eğitimi çok eksik ve bir o kadar önemli bir konudur. Özellikle genital temizlik adına bu bölgenin kıllarının traşlanması, ağda ile yolunması ya da temizlik adına bu bölgelerin normal sularla sık sık yıkanması akıntıların bizzat kaynağı olduğunu da belirtmek isterim. Doğru olan bu bölgenin kıllarının kısa kesilmesi ve temizliğinin özellikle PH 3.5-4.5 arasında ayarlanmış hijyenik ıslak mendil veya solüsyonlar ile silinmesi veya yıkanmasıdır. Çok sıklıkla su ile genital bölgenin yıkanması normalde asidik olan vajen PH ını alkalileştirecek ve çok çeşitli infeksiyonlara bağlı akıntılara sebep olacaktır. Aynı nedenden dolayı adet kanaması sonrasında adet kanının veya sık cinsel ilişki sonrasında spermlerin, vajen PH ını değiştirmesi de vajinal akıntılara sebep olabilir. Dolayısı ile gün içindeki cinsel ilişki sıklığı azaltıldığında veya prezervatif kullanıldığında akıntıların azaldığı gözlemlenecektir. Adet döneminde ise tampon veya pedler sık olarak değiştirilmelidir.

Bazı kadınların normal olan vajinal akıntıları için kullandıkları pedlerin bizzat kendisi de akıntı kaynağı olabilir. Bu pedler pamuk veya doğal liflerden yapılmamışsa, özellikle sentetik olanları, genital bölgenin oksijen yoğunluğunu olumsuz yönde etkileyecek ve istenmeyen mikro-organizmaların artışına sebep vererek vajinal akıntıların oluşmasını uyaracaktır. Bu nedenle günlük pedler ya hiç kullanılmamalı ya da ped seçimine büyük önem verilmelidir. Dahası pedler getinal bölge cildi için alerjik sentetik materyaller içerebilir ve allerjik akıntılara da sebep olabilir.

Gebelik esnasında kadınlarda görülen vajinal akıntılarda bir artış olabilir. Bu durum da tamamen normaldir. Çünkü gebelikte plasentadan salgılanan yüksek orandaki östrojen hormonu, genital bölgedeki dolaşımı arttırdığı gibi buradaki bazı bezlerin salgısını da arttırır.

Normal vajinal akıntıların dışında bir de genital bölgenin, özellikle vulva ve vajinanın infeksiyonlarından kaynaklanan anormal yani patolojik akıntılar da görülebilir. Bunlar arasında en sıklıkla görüleni mantar infeksiyonlarıdır. Kadınların büyük çoğunluğu (%75) hayatı boyunca en az bir kez mantar infeksiyonuna yakalanırlar. En sıklıkla kandida mantarı etken olarak tespit edilir. Bu infeksiyonun akıntısı opak beyaz renktedir. Dış dudaklarda ve vajende kırmızılık, yangı hissi, kaşıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ağrı şikayetleri meydana getirebilir. Doktor muayenesi esnasında tanı kolayca koyulur ve tedavisi vajinal yoldan veya ağızdan alınacak anti-fungal ilaçlarla yapılır. Gerekirse lokal steroidli kremler verilebilir. Vajinal mantar infeksiyonları genellikle bağışıklık sistemi düşük olan kadınlarda tekrarlayabilir. Örneğin şeker hastası, uzun süre antibiyotik kullanan, kemoterapi alan kanser hastalarında sıklıkla vajinal mantar infeksiyonları tekrarlayabilir. Son zamanlarda vajinal lazer tedavisi, tekrarlayan inatçı vajinal infeksiyonlar için bir umut olmuştur. Lazer tedavisinin, mantar tedavilerindeki tekrarlayan ilaç kullanımlarının yarattığı yan etkileri de yoktur.

İkinci sıklıkta bakteryel vajinozis infeksiyonları anormal vajinal akıntı yapar. Akıntının rengi köpüklü gri tondadır. En önemli özelliği istenmeyen bir vajinal kokunun olmasıdır. Bazen bu infeksiyon mantar infeksiyonları ile birlikte görülebilir. Sıklıkla vajinal PH nın bozulmasına bağlı olarak oksijensiz ortamda yaşayan mikro-organizmaların sayısının vajende artmasına bağlı olarak meydana gelir. Bu nedenle sık cinsel ilişki, adet kanaması sonrası veya genital bölgenin sık sık yıkanması sonrasında görülür. Jinekolojik muayene esnasında yapılacak basit testler ve gerekirse mikroskobik muayenede etkenin görülmesi ile tanı kolayca koyulur. Tedavide antibiyotik ağızdan veya vajinal yoldan verilebilir.

Diğer bir akıntı çeşidi ise Trikomonas parazitinin yaptığı bir vajinal akıntıdır. Sarı renkli ve kokulu çok bol bir akıntıdır. Genellikle cinsel ilişki ile geçer. Vajinal PH değişikliği de ortamı hazırlar. Muayene esnasında vajinal ve rahim ağzındaki bazı bulgular tanı için yeterlidir.  Muayene esnasında alınan akıntı örneğinin mikroskopta incelemesi esnasında parazitler görülür. Antibiyotik tedavisi hem kadına hem de kadının eşine birlikte verilmelidir.

Anormal vajinal akıntılara sebep olan, ancak cinsel ilişki ile geçen pek çok bakteryel ve viral hastalıklar da vardır. Örneğin, frengi (sifiliz), bel soğukluğu (gonore), klamidya, HPV, HSV, HIV gibi infeksiyonlar üreme çağındaki kadınların genital bölgelerinde çeşitli cilt lezyonları yapabilir ya da bu bölgede ülserlere, ağrılı şişliklere neden olabilir. Jinekolog tarafından muayene ile bazen hemen teşhis koyulamayabilir. Bazı laboratuvar tetkikleri istenebilir. Tüm bu infeksiyonların tedavisi mümkündür. Antibiyotik veya anti-viral ilaçlar kullanılabilir. Burada önemli olan kadınların eşlerinin de bu ilaçları aynı zamanda kullanmasıdır. Tedavi bitinceye kadar cinsel ilişkide bulunulmamalıdır. Cinsel yolla bulaşan infeksiyon hastalıklarında tedavi kadar önemli olan bir başka durum ise bu hastalıklardan korunma yollarıdır. Mutlaka cinsel ilişki esnasında prezervatif kullanılmalıdır. Prezervatif çok büyük bir oranda bulaşmayı önlemektedir. Özellikle HPV (human papilloma virüs) infeksiyonları kadınlarda rahim ağzı kanserine ve siğillere yol açabileceği için prezervatifsiz cinsel ilişki, kadın sağlığını çok tehlikeye atan bir sorun yaratır. HPV’den korunmanın bir yolu da kadın ve erkek, özellikle ergenlik esnasında yapılan aşılardır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda hakkında daha ergenlik sonrası dönemde hem kadınların hem de erkeklerin eğitilmesi çok önemlidir.

Yazımızın buraya kadar olan bölümünde üreme çağındaki kadınların vajinal akıntılarından bahsettim. Ancak üreme çağının dışında olan kadınların vajinal akıntılarının nedenleri ve tedavileri ise tamamen farklıdır. Bu nedenle ilk önce çocukluk çağındaki kızların genital bölgedeki akıntılarından bahsetmek istiyorum. Bu dönemde en sıklıkla bakteryel ve paraziter infeksiyonlar genital bölgede akıntı,  kızarıklık ve kaşıntı yapar. Sıklıkla streptokoksik infeksiyonlar başta olmak üzere klamidya, gonore, eşherişya koli, mantar infeksiyonları görülse de kıl kurduna bağlı infeksiyonlara da bu bölgede azımsanmayacak oranlar da rastlanır. Bu bölgedeki bazı çocukluk çağı tümörleri akıntı yapabilir. Bu nedenle dikkatli olmak gerekir. Ayrıca genital bölgesine meraklı olan kız çocukları çeşitli nedenlerden dolayı vajenlerine yabancı cisimler sokabilir ve unutabilirler. Zaman içinde bu maddelerin infekte olmasına bağlı akıntılar görülebilir. Kız çocuğu ile arkadaşlık kurup onun bunu söylemesine yardımcı olmak, çoğu kez yabancı cisimin bulunup çıkarılması ile sorun hal olur. Annelerinin hormon ilaçlarını habersizce alan kız çocuklarında vajinal akıntılar görülebilir. Son olarak özellikle yaz aylarında mayosuz çıplak olarak kumların üzerinde oynayan çocukların genital bölgelerinde viral infeksiyonlara bağlı iltahap ve akıntılar olabilir. Annesinin yanında kız çocuğunun dikkatli bir şekilde sorgulanması ve muayenesi sonucunda tedavisi düzenlenir.

Vajinal akıntıların üreme çağındaki kadınlardan farklı olduğu bir diğer yaş dönemi ise menopoz ve menopoz sonrasındaki kadınlarda görülen akıntılardır. Bu dönemde dış dudakların cildi ve vajen çok incelir, soluklaşır, kan dolaşımı azalır. Tüm bu değişikliklerin nedeni artık yumurtalıklarda östrojen hormonunun üretilememesidir.  Genital bölgedeki bu değişiklikler nedeni ile cilt ve vajen mukozasının infeksiyonlara karşı direnci azalır.  Vajenin PH ı alkalileşir. Bu bölgede laktik asit üreten laktobasiller artık yoktur. Vajinal mikrobiota ya da flora değişir. Bu nedenle diğer bakteriler çok çabuk çoğalır ve akıntılara sebep olur. Bazen bu akıntılar kanlı olabilir. Bu yaştaki kadınların korkmasına neden olur. Sıklıkla menopoz dönemindeki genital infeksiyonlar, idrar yollarında da infeksiyona sebep olur. Böylece kadınlarda ağrılı idrar yapma, sık sık idrar gitme gibi semptomların ortaya çıkmasını sağlar. Burada tedavi de antibiyotik yerine hormonal tedavilerin kullanılması daha iyi neticeler vermektedir. Yaşlılık döneminde olan vajinal akıntılar sıklıkla kadınlar tarafından habersizce olan idrar kaçırmalar ile de karışabilir. Bu bakımdan bu dönemdeki kadınlar dikkatlice sorgulanmalı ve jinekolojik muayeneleri yapılmalıdır.

Daha detaylı bilgi ve iletişim için: tamererel.com

Yorum Ekle

Abone Olun

Son Bildirilere Ulaşın:

Ecz. Fatih Mehmet Müderrisoğlu. Bütün hakları saklıdır.