1966 yılında üniversiteye başladığım ilk yıl, babam mümessili olduğu dünyanın en ünlü kozmetik markalarından birini üretmeye başlamıştı.
Okuldan artan tüm zamanlarımı üretimin başında geçirerek o günün altın değerindeki markasını üretmeyi ve üretim tekniklerini öğrendim. Her yaz tatilimde yurtdışında staja giderek daha ileri teknikler öğrenmeye çalışmıştım.
Bunlardan birinde alkol bazlı bir akne jeli yapmıştım. Daha sonra emülsiyon tipi kremler yaparak dermatologların lanolin/vaselin karışımından kurtulmalarını sağlayan “krembaz” adlı krem bazını yapmıştım. Son stajımı da bir sıvağ maddesi üreticisinde yaparak supposituar ve ruj yapmayı öğrenmiştim.
Bunca yabancı marka bu ülkeyi parsellemiş ve istediğini satabiliyorsa mutlaka biri onlardan daha iyisini yapabilir ve kaybettiklerimizi toplayabilir düşüncesiyle işe koyulduk.
Üretilebilecek veya ithal edilebilecek en iyi ürünü yapmayı ilke edinen bir ailenin ferdi olarak babamızdan aldığımız öğütlerin bir milim bile dışına çıkmaksızın çalıştık.
Çalışmalarımız neticesinde MFM Cosmeceuticals markası ortaya çıktı.
Markamızın farkını ortaya koymak için kozmetik yerine cosmeceutic (Türkçe telaffuzuyla kozmesötik) ifadesini kullanıyoruz. Çünkü kozmetik ürünlerden daha etkili ve başarılı formüllerimiz var.
Bu gün 65 ürünle çok geniş bir ürün gamına ulaştık.
Çok genç bir marka olmamıza rağmen çok ciddi geri dönüşler aldık ve bunlar bizi inanılmaz mutlu etti.
Sizin de beğeneceğinize eminiz.
Biz Türk malıyız. Tek rakibimiz “kozmetik” ithal olmalı fikri.
Dünyanın en iyi hammaddeleriyle en değerli kozmetik ürünlerini üretiyoruz.
Kullanın beğeneceksiniz.