Eczacılık mesleği, insana hizmet etmeyi amaç edinmiş insanların çok keyif alarak yapabilecekleri işlerden biridir.
Adeta bir futbol takımının kalecisi gibidir, sağlık takımında herkes bir hata yapsa bile son geçit kaleci olan eczacının uyanık bilgili ve dikkatli olması halinde nice ölümcül hatalardan dönülür ve bizim takımımıza güvenen hastalarımızın hayatı kurtulur. Her şeyin ötesinde bu meslek bilgiyi, özveriyi, hizmeti, gerektirse de kendi sermayemizle her türlü zorluğa direnerek hayatımızı sürdürmekteyiz.
2002 yılında ortalama ilaç fiyatı 20.74 lira iken 2012 yılında 8.26 liraya gerilemiş. Aynı dönemde ise kamunun aldığı ilaç miktarı kutu olarak %172 artarken ödediği bedel sadece %8 artmış. Yani eczacı daha çok çalışırken, daha az kazanmaya itilmiş. Anlayacağınız mesleğimiz artık dar imkanlarla icra edilebilen bir meslek haline getirilmiş.
Halkımız bilgilendirildiği zaman eczacısına güvenerek sağlığını korumayı tercih etmeye başladı. Bu nedenle ben bir eczacı olarak her akşam ve sürekli olarak çok çeşitli İngilizce, Fransızca ve Almanca lisanlarında literatürleri takip ederek onları gelecek olan dostlarıma nasıl anlatacağımı öğrenmekteyim. Her gün eczanemde bir yeniliği, bir yeni ürünü, yeni bir hizmeti sunabilmenin heyecanını duymaktayım.
Her gün karşılaştığım onlarca soruna boyumun yettiği ölçüde cevap vermekte olup kesinlikle bilmediğim, az bildiğim veya hasta için risk taşıyacak konularda yardımcı olamadığımı ifade ederek doktorlarına güvenmelerini önermekteyim.
Benim için her gün yeni heyecanların beni beklediğine inandığım bir gün olmakta. Çok çeşitli ve farklı formülleri hazırlamaktayım. Burada bilgi, beceri ve ekipman imkanlarını birleştirerek her gün çok çeşitli ve farklı ürünler yaratmaktayım. Japon demiş ki; “Biri yaptıysa bende yapabilirim”, ben de diyorum ki; “Japon yaptıysa ben daha iyisini yaparım.”
Her gün ülkemizin farklı şehirlerinden ve dünyanın dört bir yanından çok sayıda telefon almaktayım. Hiç sıkılmadan, son derece sakin bir şekilde bizleri dertleri için arayanlarla sohbet etmekteyim. Günlük telefon görüşmesi sayım günde en az yirmi, en çok da doksan olmakta.
Yani bu iş, bir hizmet vermekse bunun yolu özveriden geçer. Beni arayanlar kendi sorunları için beni yeterli görüyorlarsa ben de onlara hizmetimi tam vermek zorunda hissediyorum.
Hizmette sınır tanımadan halka hizmeti hakka hizmet olarak kabul etmekteyim. O nedenle mesleğimi de en az evlatlarımı, torunlarımı sevdiğim kadar seviyor ve dostlarıma hizmet etmekten zevk duyuyorum.