GÖRÜLMEYEN DÜŞMAN KORONAVİRÜSLE MÜCADELE

Bugünkü en büyük tehlike artık nükleer değil mikrobiyolojik tehlikeler olmakta. Tahmin edilen gelecekte 10 milyon insanın mikroplardan ve virüslerden öleceği yönünde. 

Şu anda dünya, düşmanla savaşmaya hazır ordulara sahip ama bu görünmeyen mikrop veya virüslerle savaşmaya hazırlıksız. Yapılan sürekli aşılamalarla zaman içerisinde dünya Polio (çocuk felcinden), verem gibi hastalıklar tamamen temizlenmişti. Derken Ebola virüsü çıktı. Bu virüsle baş etmeye dünyanın hazır bir gücü yoktu, gelen raporların bile doğruluğu tartışılabilirdi. 10 bine yakın insan ölmüştü Ebola ile, bunların hemen hepsi 3 Afrika ülkesindendi.  3 nedenden dolayı bu virüs çok ve çabuk yayılmamıştı ancak kolay olmamakla birlikte baş edilebilmişti.

  1. Çabuk fark edildi ve bu 3 Afrika ülkesi çok sıkı kontrol altına alınmıştı.
  2. Ebola havadan yayılmıyordu.
  3. Çok kalabalık şehirler yerine küçük yerleşimlerde ortaya çıkmıştı.

Bu gün karşılaştığımız COVID-19 veya KORONAVİRÜSÜ hemen hasta etmiyor ve 14 günlük kuluçka döneminde başkasına bulaşabiliyor, taşıyıcısında ise bir farklılık göstermiyor.

Şu anda mücadelesini verdiğimiz çok sinsi ve kolay yayılan bir virüs. 1918’de 33 milyon insanın ölümüne neden olan İspanyol gribinden teknoloji sayesinde daha güçlü mücadele edebilecek çok enstrümanımız mevcut. Ama ani bir salgında zaman isteyen aşı, ilaç geliştirme işleri için yeterli zamanımızın olmadığı da ortada. Buna bir ordunun savaşa hazırlanması gibi organize olmamız gerekir, çünkü aynı disiplin kurulamadığı zaman kayıplar çok daha yüksek olacaktır. Mikrobiyolojik savaş için güçlü ve organize sağlık sistemine gerek var. Bu sistem yurt genelinde eğitilmiş ve her mücadeleye hazır yetişmiş elemanı barındırmalı. Her ilde şehir içinde yer alan ihtisas hastaneleri olmalı, bu hastanelerden bir veya birkaçı nüfusa oranla karantinaya uygun hale getirilmeli. Orduların yaptığı askeri hazırlıklar gibi her yıl bir veya birkaç kere uygulama yapılarak halk eğitimi sağlanmalı. Daha güçlü ve hızlı diagnoz ve ArGe  imkanları yaratılmalı.

Karantina disiplinine ya milletçe uyacağız ya da binlerce kayıbı göze alacağız.  Böylesi acemiliklerden ve ciddiyetsizliklerden kurtulmanın yolu yukarıda yazdığım çok ciddi bir epidemi ordusunun kurulmasıdır.

Dünyada alkol tüketimi inanılmaz artınca fiyatlarda öylesine artmış mal arzı o oranda azalmış oldu.  Geçmişte ülkemizdeki şeker fabrikaları işlerken üretim dışı oluşan alkol piyasaya verilirdi, bu da kalmayınca fiyatlar haliyle bir anda fırlamış oldu.

En kolay önlem ellerinizi her gün bol bol yıkamanız olacak. Yıkarken “sıvı sabun” kullanacak olursanız cildinizin doğal pH dengesine uygun temizlemiş olursunuz. Çünkü cildimiz pH 5,5 yani asidik olup bakteri, mantar, virüslerin konaklamasını engeller. Oysa katı sabunlar pH 8,5-10 arası olup bakteri, mantar, ve virüslerin konaklayabileceği alkali ortamı yaratabilir.

Ellerinizi antiseptik sıvılarla sık sık dezenfekte ediniz. Yanınızda mutlaka mecetrenium etil sülfat veya chlorhexidine glukonat içeren yalnız ciltte kalan yani kana bulaşmayan maddeler içermesine dikkat ederek ıslak mendil veya antiseptik sıvılar kullanınız.

Toplu taşımaya binmeden önce Cistus creticus veya zerdeçal, nar kabuğu özü gibi maddeler içeren pastilleri emerek güne başlayın. Sizi sekiz saat boyunca havada uçuşan virüslerden koruyacaktır. (Viruslerin genelde havada kalabildikleri süre üç saat civarındadır.)

Hepinizi bu görünmeyen sinsi düşmana karşı tedbirli olmaya davet ediyorum, çözüm yalnız sizlerde ve uymayanları uyarmanızda yani sizlerin ciddiyetle hijyene yaklaşımınızda olacaktır.

Yorum Ekle

Abone Olun

Son Bildirilere Ulaşın:

Ecz. Fatih Mehmet Müderrisoğlu. Bütün hakları saklıdır.