Kontrolümüz dışındaki trajik olaylar hepimizi anksiyete, stres ve çaresizlik hisleriyle dolu duygusal bir girdaba sürüklüyor. Her sabah televizyonu açtığımızda patlayan bombalar ölenlerin aratan sayılarını dinlemek bizleri STRESS altında tutatn etkenlerin başında gelmektedir.
Birbirimize kenetlenerek aşacağımız bu zamanlarda, ruhsal sağlığımızı korumak önceliklerimizden biri olmalı. Unutmayın, kronik stres sadece ruhsal sağlığınızı değil fiziksel sağlığınızı da tehdit eder. Artan stress fiziksel sağlığımızı bozarken sigara içenler içtikleri sigara sayısını arttırır, iştahı olanlar yemeyi arttırarak kilolanır, zayıf olanlar ise daha da zayıflama eğilimine girerler. Stress kötü beslenmeye ve kötüleşen sağlık sorunlarına hızla gitmeye başlar. Oysa stressle baş edebilmek için güçlü ve birlikte olmakla daha güçlü olunabilecek ortamlara ihtiyaç duyurur. Bu gün milletçe geçtiğimiz çok zor günlerde daha yüksek toleransa sahip olmamız ve zorda olan dostlara olunabileceği kadar destek olmamızda yarar vardır.
Stress sadece ruhsal değil aynı zamanda fiziksel sağlığımızı da tehdit eder. Kan şekerini yükselterek sisteme gereken enerjiyi sağlar. Normalde vücudumuz akut bir stressin altından kolaylıkla kalkabilecekken şehir hayatının kronikleştirdiği stress ancak belli desteklerin kullanımı ve eğitimle aşılabilir. Bu nedenle trafikte geçen saatlerimizi eğlenceli kılmaya bakmak, rekabette dozundaki stressin üstüne çıkmamaya, TVdeki haberleri izlerken kendimizi kaptırmamaya eğitmemiz gerekmekte.
Stress insanın vücudunda kalıcı veya hayatsal sakıncaları da yaratmaktadır. Örneğin yüksek tansiyon, uykusuzluk, erektil disfonksiyon, hafıza ve konsantrasyon sorunlarının yanı sıra kalp yetersizliği bunların sadece bir kaçı olmakta. Kronikleşen ve gittikçe artan stress sorunları bağışıklık zafiyetine neden olmakla birlikte kansere kadar da uzanabilmektedir.
Kendinizi sürekli stressli bir ortamda yaşamaktan veya çalışmaktan kurtarmaya bakın. Stressle baş edebilmenin birinci koşulu kendi kendinize yardımcı olmanızdan başlar. Stresli bir günün ardından eve gelip rahatlamak için şekerli, bol karbonhidratlı yiyeceklere yöneliyorsunuz. Kısa süreli bir tatmin duygusu zaten yüzünden yüksek olan kan şekerinizin iyice yükselmesine neden oluyor. Yani yangına körükle gitmiş oluyorsunuz. Glisemik indeksi düşük hayvansal protein kaynakları, sağlıklı yağlar (Zeytinyağı ve tereyağı), sebze, yeşillik ağırlıklı bir öğün sizi hem daha uzun süre tok tutacak ve kan şekerinizi dengeleyecektir. Diyetinizdeki omega 3 miktarını artırın Trgigliserid formunda ve net Omega miktarı 700 mgr. veya üstü Olan kapsüllerden günde 3veya 4 tane kullanın. Bağışıklığınızı ve düşünme gücünüzü arttıracaktır. Hareket edin En iyi stres kontrolü egzersizdir. Varsa kulaklığınızı takın bir süreliğine dünyadan kopun ve açık havada yürüyün. Bu sizi hem sorunlarınızdan koparacak hem de ruhunuzu rahatlatacaktır. Beslenmenize probiyotik katın Ev yoğurdu, kefir gibi fermente içecekler ve probiyotik takviyeler zengin probiyotik kaynaklarıdır. Ve bu faydalı bakteriler vücudunuzda ne kadar çoksa bağışıklık sisteminiz de o kadar güçlü olur. Doğada vakit geçirin. İmkanınız varsa deniz kıyısında yürüyün veya oturun, denizin bromürü, sesindeki mucize, uzaklardan hızla size huzur getirecektir. C vitamini ise diyetinizden eksik olmamalı. Eğer günlük beslenmenizde C vitamini kullanmıyorsanız ve de sigara içiyorsanız lütfen bu yazıyı bitirmeden eczanenize koşun ve Cvitamini kullanmaya başlayın. Bu yazıyı yazarken sanki hangi C vitaminini alayım der gibi geliyor. Ben pellet teknolojisinde üretilmiş bir C vitamini kullanarak kan serumumda devamlı aynı seviyede kalan C vitaminini tercih etmekteyim. Uykunuz bozulduysa bitkisel çaylardan destek alabilirsiniz, bu konuda sarı kantaron çayı,Valerian ve melissa gibi bitkisel desteklerden faydalanabilirsiniz.Kendinize uygun, ŞAHSINIZA ÖZEL GEVŞEME TEKNİKLERİ oluşturun. Ya bir eğlenceli filme gidin ya beğendiğiniz bir müzük CDsini alarak kendinizi rahatlatın veya mesleğinizle ilgili olmayan bir hobiniz varsa onu yapmaya konsantre olun. Tahta oymacılığı yapın resim çizin fotoğraf çekin ve kendinizi sorunlarınızdan arındırın.
Olabildiğince kendinizi düşünmeyin çünkü biliniz ki sizden çok daha zorda olan insanlar var ve siz onlara doğru bir örnek oluşturarak doğru yaşamanın yolunu açacaksınızdır. Sakın anti depresanlara kendinizden başlamayın, onlar sorunlarınızı düzeltmeyecek sizi sanki düzelmiş gibi kandıracaktır. Unutmayın her sorunda ÇARE SİZSİNİZ. Size destek olabilecek en iyi doktoru tavsiye etmem gerekirse lütfen aynaya bakın ve size doğru yolu aynada gördüğünüz doktorunuz verecektir.