Değerli hocalarım, sayın misafirler, sevgili yeni meslektaşlarım,
Dikkat ederseniz başta hitap ederken sevgili meslektaşlarım dedim, artık sizler öğrenci değil benim sevgili ve değerli meslektaşlarımsınız. İnsan sevgisinin bilim ile birleştiği çok değerli bir mesleğe bu gün hoş geldiniz. Bu meslek çok kıymetli, çok değerli çünkü hemen hemen hiçbir meslek bu kadar çok işe uygun olmamaktadır.
Eczane açabilirsiniz, kozmetik sanayiinde, hastanelerde ve ilaç sanayiinde çalışabilirsiniz, üniversiteler de hocalığa başlayabilirsiniz. Buraya kadar okulda öğrendiklerinizi uygulayabilirsiniz, bu sahaların dışında kimya sanayiinde, boya sanayiinde, gıda sanayiinde çalışabilirsiniz. Yani bu kadar farklı konuya adam yetiştiren belki de tek eğitim koludur eczacılık.
Her ne iş yaparsanız yapın ama YARATICI olun. Yaratacaklarınızı HAYAL EDİN, her sabah yeni bir dünyaya uyandığınızı unutmayın ve herkesin gittiği yoldan gitmeyin. İş yapmamak için sırtınızı mazeretlere dayamayın, hep olumlu olun ve projenizi tatbik edebilmek için her imkanı değerlendirmeyi hedefleyin.
Bakın dünya ham madde pazarının nerdeyse lideri Pakistan ve Hindistandır, oradaki eczacılık eğitimi bizdekilerden daha farklı değil, beslenmeleri bizden farkı değil, kişi başına düşen gelirleri bizden üstün değil ama dünya hammadde üretenleri arasında en üst sıraları almaktadırlar. Oysa Cumhuriyet tarihimizde bu kadar üniversite varken bir tane üretilmiş molekülümüzün olmaması çok acıdır.
Ben bunun nedenini EĞİTİM sistemimizde bulmaktayım. Eğitim sistemimiz sorgulayan değil biat ettiren bir sistemdir. Bu nedenle hocalarımızla fikir teatisinde bulunamayıp anlatılanları ezberleyerek mezun olunan bir sistemde yetiştiriyoruz gençleri.
Araştırmışlar ve hayal kurabilen Türk gençleri, genç nüfusun sadece %2.2 si, OECD ülkesi gençlerde %11, Korede ise %22. Şimdi sorarım sizlere hayal kurmazsan nasıl bir yenilik yapabilirsin.
Yaratıcı olmak zorundayız, hayal kurun ve yaratmaya yarından itibaren başlayın.
Yeni bir satış yöntemini, bir kozmetik ürününü, ilaç kombinasyonu, yeni bir hizmet yöntemi, yeni bir sunum şekli, yani anlayacağınız her gün yaratacak bir şey bulmalısınız. En sevdiğiniz yemeği beş yıl öğle ve akşam yemeğe kalkarsanız canınız yemek yemek istemeyecektir.
Ben bu güne kadar pek çok yeniliğe imza attım.
Üniversiteyi bitirdiğim yıl dermatologların kullanabileceği bir krem bazını yaptım, KREMBAZ REBUL, hala daha bunu reçetesine yazan doktor var.
Türkiye de jel formunda bir preparat yokken ilk defa Fresh Start adında bir sivilce jeli yaparak piyasada sattım.
Perakende satış eğitimleri vererek PRINTEMPS’de, mağazacılıkta bir yeniliği başlattım.
Yemek sosları yaptım otellere pazarladım.
Ortopedik çocuk ayakkabısı üretimi yaptım.
Fabrikada ilaç üretimi, analitik kontrol laboratuvarı, satış elemanı, satış müdürlüğü, genel müdür yardımcılığı yaptım.
Uzun yıllar kozmetik fabrikası sahibi olarak hemen her şeyi yaptım.
Sürekli Ar-Ge yaptığımdan hep bir yenilik peşinde oldum.
Yeditepe Üniversitesi’nde kozmetolojiyi kurdum ve orada bir Antiaging karışıma patent aldım.
Öğrencilerime ortak proje geliştirmeyi öğreterek fakülteler arası işbirliğini kurdum.
Türkiye genelinde yanlış olan birkaç konuyu halkın menfaatine düzelttim, kondom ve alkol ithalatını devletin elinden alıp özel sektöre geçirttim.
Çayın ultraviolet absorbansını değerli arkadaşım Prof. Dr. Murat Türkoğlu ile ispatlayıp ürün haline sokarak patentini aldım.
Besin destek formülü hazırlayarak piyasaya arz ettim.
Birkaç kitap yazdım, hala daha yazmaya devam ettiğim bir kitabım var.
Haftada iki gün il il gezerek meslektaşlarıma eczane hizmetlerini geliştirmelerini anlatan konuşmalar yapmaktayım. Bu güne kadar 4064 eczane ziyareti ve 344 yemekli eczacı toplantısı yaptım.
Dikkat edecek olursanız size nerdeyse ona yakın meslekte yapılabilecek iş çeşidini bir eczacı diplomasıyla yaptığımı göstermek istedim.
Evet geldim konuşmamın ikinci kısmına, sizler bu güne kadar anne ve babalarınızın paralarıyla bu güne kadar geldiniz, ben bu dönemi BALAYI dönemi olarak tanımlıyorum. Ancak bu gün BAL bitti, AYI kaldı. Ayı yani serbest hayatın zor koşulları, ayı ile mücadeleyi bilirseniz mutlaka başarılı olursunuz bilemezseniz durum vahim demektir. Bu meslek size bu mücadeleden kolaylıkla çıkabileceğiniz pek çok seçeneği verecek olan belki de tek meslek koludur, iş ki dürüstlüğünüzü zedeleyecek bir şey yapmayın.
Bu meslekte yaşlandıkça gençleşebilmeniz mümkündür. Gençlik bir hayat evresi değildir bir akıl halidir. Yıllar cildi buruşturabilir, ancak yaşam heyecanınızın bitişiyle ruhunuz buruşur. İnsan kendine güveni kadar genç, kuşkusu kadar yaşlı, umudu kadar genç, bezginliği kadar yaşlıdır. Unutmayın hiç kimse fazla yaşadığı için yaşlı olmaz idealleri bitince yaşlı sayılır. Kalbi sevdikçe, neşe duydukça, güzellikleri fark ettikçe herkes gençtir. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, oysa yaşamadıkça yaşlanırlar. Sizde çok çalışacaksınız, para kazanacak bir kısmını biriktirecek geriye kalanla yaşama renk katarak hep genç kalmaya çalışacaksınız.
Son olarak;
Şu anda düşünmenizi isteyeceğim çok önemli bir konu ise bu güne sizleri getiren anne ve babalarınıza sizlere yaptıkları bu yatırımın faizi ile birlikte oluşmuş olan borcunuzu ödemeniz olacaktır. Bu borcu önce iyi bir eczacı olarak, güzel bir aile oluşturarak ödeyeceksiniz, faizini de ilerde çocuklarınızı sizden daha iyi şartlarda yetiştirerek kapatmış olacaksınız ki anne ve babalarınız sizlere haklarını helal edebilsinler.
Hepinize başarılı, sağlıklı ve mutlu yarınlar dilerim.
* Ecz. Mehmet Müderrisoğlu’nun 15 Haziran 2016’da Kıbrıs Yakındoğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Diploma Töreni’nde öğrencilere hitaben yaptığı konuşma metnidir.